bakmak

bakmak
"/a/ 1. to look at; to gaze at; to look; to gaze. 2. (for a place, a building) to face, overlook, look out on, or have a view of. 3. to look after, take care of (a child, a sick person, a thing). 4. to look to, depend upon (someone) (for nurture and material support). 5. to look (someone, something) over, have a look at, take a look at, examine, check, check out; to test, try. 6. to attend to, tend to, see to, mind. 7. (for one color) to verge on, shade into (another). 8. to pay attention to, heed, listen to. 9. (for something) to require (a specified amount of time, money, etc.). 10. (for a project) to require, take (a specified thing) (if it is to be realized). 11. to go and see where (someone) is, go and find (someone). Bak! 1. See!: Bak, tam söylediğim gibi oldu! See! It´s happened just as I said it would. 2. /a/ Will you just look at ...?/Just look at ...!/Do you see ...?/Get a load of ...! (used to show amazement, anger, disapproval): Bacaklara bak! Get a load of those legs! Bak bak! Just look!/Just listen! (used to show amazement): Bak bak, neler söylüyor! Can you believe he´s saying this? Bakalım!/ Bakayım! 1. I don´t know if .../I wonder if ... (emphasizes a doubt): Bakalım bu iş olacak mı? Is this really going to happen? 2. Come on and ..., Now ... (used with an encouraging imperative): Anlat bakalım! Now tell me about it! 3. Well you´d better ...! (used with a threatening imperative): Anlat bakalım! Well, you´d just better explain it! 4. Let´s see ... (used to indicate a desire to know, a curiosity): Gelir mi bakalım? Let´s see if she comes. bakarak /a/ compared to/with, by comparison with, in comparison with: Ona bakarak sen dâhisin. You´re a genius compared to him. bakarsın It might happen that ...: Kendisine sor, bakarsın kabul eder. Ask him; he just might go along with it. Onu sakla, bakarsın lazım olur. Keep it; it just might come in handy. Sakalını tıraş et, bakarsın bugün müdür gelir. Shave; the principal just might come around today. baktıkça bakacağı gelmek to become more interested the more one looks at (someone, something). Baktım ki .... If I see that .../If I understand that .../If ...: Kendisiyle konuşurum. Baktım ki kızıyor, hemen çekip giderim. I´ll talk with him. If he gets angry, I´ll leave straightaway. Bakar mısınız?/Bakar mısın? Come here, please. (usually used to get the attention of a waiter, waitress, or a salesclerk). "

Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • bakmak — I, 102, 192, 340, 425; I I, 16, 26, 33, 144, 250. 292; III, 23, 194. 272,295, 440 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cin cin bakmak — 1) kurnazca bakmak 2) uykusuz gözlerle bakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kem gözle bakmak — 1) kötü niyetle bakmak 2) nazar değdiren bir bakışla bakmak Eh yakışıklı da delikanlı. Bir tanesi kem gözle baktıysa tamam. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü gözle bakmak — 1) bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak Tiyatroda kimse kimseye kötü gözle bakamaz. S. F. Abasıyanık 2) cinsel duygu ile bakmak Ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem, neden ona kötü gözle bakmış… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yan yan bakmak — 1) göz ucuyla bakmak İhtiyar kadın yan yan torununa bakıyordu. M. Yesari 2) kin, nefret veya öfke ile bakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yan gözle bakmak — 1) yan bakmak 2) belli etmeden, göz ucuyla bakmak Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • titrü bakmak — dik bakmak, keskin gözle bakmak, II, 292; III, 272 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • boş boş bakmak — amaçsız, anlamsız ve bilinçsizce bakmak Boş boş baktığımı görünce öfkelenip elindekileri bir köşeye attı. O. Pamuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bön bön bakmak — anlamayarak, safça, şaşkın şaşkın bakmak Söyleyecek söz bulamıyor, bön bön ihtiyar Rum un yüzüne bakıyordum. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dik dik bakmak — çok sert bir biçimde, sert sert, öfkeli öfkeli bakmak Hiçbir şey söylemeden dik dik baktı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”